23 Temmuz 2008 Çarşamba

İKİ IRMAK ARASINDA GİZLİ KALMIŞ BİR GÜZELLİK KIYIKÖY

Kıyıköy, Kırklareli'ne bağlı. Pabuç ve Kazan dereleri arasında yüksek bir tepeye kurulmuş ve bu iki derenin karadenizle buluştuğu yerde bulunan şirin bir balıkçı köyü. Eski sakinleri Rum olan ve ismi de Rumca midye olan köy, İnanılmaz bir manzaraya sahip Mavi ile yeşilin uyumu karşısında etkilenmemeniz mümkün değil.. Karadeniz bütün haşmeti ve hırçınlığıyla, Kıyıköy’ü üç bir tarafından sarmış. köye Bizans kalıntılarından geçilerek giriliyor. Sanki bir su kemeri veya bir kale kapısı gibi. Eski, bazıları yıkık hoş iki katlı evlerden oluşan ana caddesi çok sevimli. Aşağı, kıyıya doğru yol iniyor. Halkı henüz doğallığını yitirmemiş güzelliğinin gizli kalması bunu sağlamış sanırım . Halk geçimini balıkçılıkla kazanıyor. Yazın denize girilen bir plaj ve balıkçıların barındığı bir koy var. Karadeniz'in hırçın dalgaları denizin ortasında bir anıt kaya oluşturmuş ayrıca dalgaların eskiden korsanlar tarafından kullanıldığı söylenen mağaraları oluşturmuş. Gezmeniz gereken bir yerde Aya Nikola manastırı nehir kıyısında kaya içine oyularak yapılmış bir manastır. Biraz ilerisinde ise neron çeşmesi bulunmakta. (neden neron çeşmesi denmiş bunu öğrenemedik). Nehirlerde kayıkla gezmek ise yapmadan dönmeyeceğiniz olmazsa olmazlarından. Bir düşünün nilüferler arasında illerlerken kuşların ezgilerinin oluşturduğu fon müziği eşliğinde ,suyun kavislerini ve iki yanınızdaki doğanın bütün güzellikleri arasında üçüncü boyuta geçmeniz mümkün. Kayık sefasından sonra hala kendinizdeyseniz sizi sarhoş edecek bir başka önerim var. Gün batımında tepeleri sarıdan mora dönüştüren güneşin son ışıklarını izlemek için Kartal tepe’de çayınızı yudumlayıp eşine az bulunur bu güzelliği sonsuzluğu taşımak için fotograf çekmek. Eğer gece eğlence istiyorsanız derenin yanında küçük bir at çiftliğini discoya çevirdikleri küçük bir yer var eğer canınız dans etmek istemiyor sadece içmek istiyorsa dışarda ateşin başında minderlere oturup keyif yapabilirsiniz. Yemek konusunda sıkıntı çekeceğinizi sanmam balıkçı köyü olduğunu söylemiştim. Balıkçı teknelereninin yanında balık yiyebileceğiniz küçük barakalar bulabilirsiniz. Ayrıca kasabanın ana caddesinde bulunan köfteciyi de tavsiye ederim. Eğer kır kahvehanelerini seviyorsanız ki benim en sevdiğim yerlerdir. Kasaba halkıyla kaynaşmanın en iyi yolu burdan geçer.size de keyif verecektir.Deniz keyfi içinde kendinize bakir kumsallar bulabilirsiniz eğer keşfetmeyi seviyorsanız. Konaklamak için tercihiniz çadır olmalı hem doğayla baş başa kalma şansınız olur hemde az sayıda konaklama yeri ihtiyaca cevap veremiyecek kadar yetersiz. Bizde konaklamak için hülya pansiyonu seçtik ama yer olmadığı için panisyonun sahibi halime tam bir Türk insanı gibi bizi açıkta bırakmak istemedi ve çözüm olarak kendi evinde ücret almadan ağırladı. Bir yeri güzelleştiren insandır deyimi sanırım bu olaya yakıştı. Eğer yolunuz oraya düşerse ki önerim düşmesi dikkat edeceğiniz birkaç önerim var ; tekne turları için pazarlık etmek ve Karadeniz sahili olduğu için akşamların serinliğini düşünerek uygun giysi bulundurmak.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Yine ben bak.Kızmazsın umarım, bu kadar zenginliği nasıl yaşıyorsun içinde hayret ettim. Çok gezmeler diliyorum.

Unknown dedi ki...

Merhaba Sevgili Sibel Hanım;
Bi göz gezdirdim, okuyacağım, çok güzel güzellikler...Sizi gördükce yazılarınız ve gezdiğiniz yerleri görüp okuyunca inanın ki ben hiç bir yere gidemedim...Yurdumu bari gezeyim diyorum...Bazı illeri gittim ama yeterli değil...Gezeceğim...Sevgiler Hiç Eksilmesin